Geçmiş dönemlerden beri toplumlarla genellikle tek
eşle evlilik tercih edilmiştir. Bazı istisnaî durumlarda çok eşle evlenme durumlarını da gündeme getirmektedir. Tek eşle evlenmeye “monogami”; çok eşle evlenmeye ise “poligami”
adı verilmektedir.
İslam mezheplerinin büyük çoğunluğunun görüşüne göre bir erkeğin evlenebileceği kadın sayısı 4 ile sınırlandırılmıştır. Bu durum İslam'ın çok eşliliği veya tek eşliliği emrettiği gibi durumları gündeme getirmiş ve iş, içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Çağdaş araştırmacılar, değişen dünya düzeni ile dünyada tek eşliliğin yaygın olmasından dolayı İslam'ın emrinin tek eşlilik olduğunu iddia ederlerken; bazı araştırmacılar da “Yetimlerin hakkına riayet edemeyeceğinizden korkarsanız, beğendiğiniz kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Haksızlık etmekten korkarsanız tek kadın veya mülkiyetinizde bulunan câriye ile yetinin; bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.” (Nisa – 3) ayetinden ve “Evlen! Zira bu ümmetin hayırlısı, çok hanımı olandır!” (Buhari, Nikah, 4.) hadisine binaen İslam'ın çok eşle evlenmeyi teşvik ettiğini vurgulamaktadır. Her iki görüşte günümüzde bir takım problemler barındırmaktadır. İslam'ın tek eşle evlenmeyi dini bir görev olarak emrettiğini söyleyen araştırmacılar modern çağın etkisinde kalmış ve anakronizme(kronolojik tarih hatası) düşmüş görülmektedir. Tarihi olaylar değerlendirilirken dönemin şartlarına göre değerlendirilir. Geçmiş olayları, günümüz şartlarıyla değerlendirmeye çalışmak anakronizme yol açacaktır. Olaylara tarihi açıdan bakıldığı zaman bu meselenin dini değil kültürel olduğu ortaya çıkmaktadır.
Öncelikle İslamiyet öncesi Arap toplumunda yaygın olan evlenme çeşidi tek eşliliktir. Bununla beraber yaygın olmayan bir durum olarak çok eşle evlenmeler görülmektedir ve bunun sayısı 4’ü çok nadir geçmektedir. Hz. Peygamber’in ashâbından 673 kişi üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, birden çok kadınla evliler % 19,1 (129), tek kadınla evliler % 80,5 (542), hiç evlenmeyenler ise % 0,4 (2) olarak tespit edilmiştir. Bu durum ise tek eşliliğin yaygın olduğunu göstermektedir.
Çok eşle evlenenler genellikle soylu ve zengin kabile liderleri olmaktadır. Çok kadınla evlenmek külfet isteyen bir durum olduğu için fakir kimseler daha çok tek eşle evlenmişlerdir. İslami dönemde de bu durum devam etmiştir. Ayrıca Orta Çağ Arap toplumunda bedevi tarzda yaşam söz konusu olduğu için kadın, savunmasız ve tehlikelere açık olabilmektedir. Dolayısıyla mutlaka bir himaye ediciye muhtaç olmaktadır. Kendi başına bir kadın çöl ortamında saldırıya açıktır. Araplar arasında kabilevî mücadeleler ve savaşlarla, kocaları ölen kadınlar ortada kalmaktadırlar ve bu durum kadınları hayatta kalabilmek için mutlaka başka bir erkekle evlenmeye mecbur bırakmıştır. Dönemin koşullarına göre sosyal güvenceye kavuşabilmek için evlenmek zorunda olan bir kadının, ikinci eş olma dışında evlilik yapma şansı zayıftı. Bu durum da çok eşliliği gündeme getirmiştir.
Çok kadınla
evlenme sebeplerinden bir tanesi de soy çokluğuyla övünmedir. Bu durum Kur’an’da
ki Tekâsür suresine de yansımış ve kınanmıştır. Arap toplumu kabilecilik
esasına göre kurulu olduğu için mensubu en fazla olan kabile daha itibarlı
olmaktadır. Bu ise zengin ve soylu kabile liderlerini çok eşle evlenip, çok
çocuk yapmaya itmiş görünmektedir.
Dikkatli
bakıldığı zaman görülür ki çok eşlilik keyfi yapılan bir uygulama olmamakla
birlikte hayat şartlarının mecbur bıraktığı bir durumdur.
Hz. Peygamber’in çok kadınla evlilik yaptığını, ashâbın ileri gelenleri arasında da çok kadınla evliliğin yaygın olduğunu biliyoruz. Gerek Hz. Peygamber, gerekse meşhur sahâbîler, toplumun önderleri olarak çok kadınla evliliği tercih ettikleri halde, çoğunluğun tek kadınla evlenmesi, öncelikle ekonomik imkânların ve sosyal statünün etkisine dayanmaktadır. Öte yandan hem Hz. Peygamber, hem de ashâbın ileri gelenleri, Mekke döneminde genellikle tek kadınla evlilikler yaptıkları halde hicretten sonra çok kadınla evlilik yapmalarının sebebi, Mekke’de Müslümanlığı tercih edenlerin daha çok genç ve yoksul kimseler olması, Medîne döneminde ise savaşlarda ölen Müslümanların dul eşlerinin evlenme zorunluluğu, Müslümanlar arasındaki ilişkileri geliştirme kaygısı ve Medîne döneminin sonlarına doğru ekonomik imkânlardaki kısmî düzelmedir.
İslâm’ın doğuşu sırasında, Hz. Peygamber’in çok kadınla evliliği kaldırmaya yönelik bir politika güttüğüne dair elimizde bilgi bulunmadığı halde, yanlarında eşlerini de götüren Habeşistan muhâcirlerinden hiçbirinin birden çok eşli olduğu zikredilmemektedir. Habeşistan muhâcirlerinin tek kadınla evli olmaları, ilk Müslümanların yaşları, sosyal ve ekonomik statüleriyle açıklanabilir.
Hz. Peygamber döneminin son yıllarından başlayarak özellikle Râşid Halîfeler döneminde, refah seviyesinin yükselmesiyle birlikte çok kadınla evliliklerin biraz arttığı düşünülebilir. Uygulamanın erken bir zamanda dörtle sınırlandırma şekline dönüşmesi ve bunun kurallaşması, muhtemelen İslâm’ın doğduğu dönemde çok kadınla evliliklerin genelde dörtten az olması, evlilik ilişkisi bir akde dayandığı için hukukî açıdan pratikte bir sınırlama getirmeye duyulan ihtiyaç ve diğer kültürlerin etkisiyle meydana gelmiştir.
“Yetimlerin hakkına riayet edemeyeceğinizden korkarsanız, beğendiğiniz kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Haksızlık etmekten korkarsanız tek kadın veya mülkiyetinizde bulunan câriye ile yetinin; bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.” (Nisa – 3) ayetine binaen, mezhepler tarafından evlenme sayısına bir sınırlama getirilmiştir. Fakat gerek bu ayete, gerek de Kur’an’a bakıldığı zaman görülür ki evlenme sayısını net bir şekilde sınırlandıran ayet yoktur ve bu ayet yetimlere haksızlık yapmamakla ilgili olup, yetimlere haksızlık durumu olduğunda yetimlerden başka kadınlar da vardır anlamında çokluk ifade etmektedir. Ayrıca Hz. Peygamber’in ve ashabtan bir çok kişinin aynı anda 4’ten fazla kadını nikahı altında tuttuğu bilinmektedir. Bu ayetin gelmesinden sonra Hz. Peygamber’in, ashab içerisinde 4’ten fazla eşi olanları boşattırdığına yönelik rivayetler zayıf olmakla beraber, boşama durumunda kadın ortada kalacağı için maslahata aykırı görülmektedir.
“Evlen! Zira bu ümmetin hayırlısı, çok hanımı olandır!” (Buhari, Nikah, 4.) hadisi ise İslam’ın ilk yıllarında Müslüman nüfusunun azlığından dolayı Hz. Peygamber’den çoğalmak ve İslam’ın yayılması niteliğinde bir tavsiye olarak yorumlanabilir.
Netice itibariyle diyebiliriz ki; çok eşle evlilik meselesi dini olmayıp, kültürel bir olgudur. Günümüzde de kültürü müsait olan bazı toplumlar çok eşliliğe devam etmekle beraber çoğu topluluk tek eşli yaşamayı tercih etmektedir. Modern çağlarda bile bazı ülkelerde kadın sayısı fazla erkek sayısı az olmakta, kadınlar soylarını devam ettirebilmek için çok eşle evlenmeyi kendisi istemektedirler. (Bknz: Tacikistan) Bu durum günümüz açısından bile meselenin kültürel bir olgu olduğuna işarettir. Dolayısıyla örfte çok eşlilik yaygın olan toplumlar çok eşli; tek eşlilik yaygın olan toplumlar tek eşle yaşamaya devam etmektedir. Belirleyici olan örf olmaktadır.
Yararlanılan Kaynaklar:
Adnan DEMİRCAN, "Cahiliyye ve Hz. Peygamber Döneminde Çok Kadınla Evlilik" İstem Dergisi / 2 (Aralık 2003): 9-32
2 Yorumlar
Başarılar. Selam ve dua ile...
YanıtlaSilTeşekkürler, Selamlar :)
YanıtlaSil