Hiççilik anlamına da
gelen nihilizm, her şeyin anlamdan
ve değerden yoksun olduğunu, nesnel bilginin mümkün olmadığını savunan felsefi
görüştür.
İlk defa 19. yüzyılda Rus edebiyatında ortaya çıkmış ve Rus
entelektüelleri arasında şöhret kazanmış, Nietzche tarafından
sistemleştirilmiştir.
Nihilizme göre, doğru bilginin imkanı yoktur dolayısıyla Tanrı'nın
varlığını, iradenin özgürlüğünü, bilginin imkânını reddederler. Her türlü
inanca ve felsefi sisteme karşı şüphe duyan ve son aşamada hiç bir kural
tanımayan akımdır.
Nihilistler, Tanrı’nın varlığının bilinemeyeceğini savunmaları nedeniyle
ateist çizgiye yakındırlar. Ahlaki açıdan ise yine şüpheciliğini devam
ettirerek hiçbir ahlaki sistemi mümkün görmezler.
Öncelikle, kişinin hayatını anlamlandırmak için belli bir sorgulama ve
şüphe döneminden geçmesi gayet anlamlı bir olaydır, fakat bunun sürekli halde
olması hayatı çekilemez bir hale getirecektir. İslam’da şüphe götürmez belli
başlı şeyler vardır ki bu imanın ta kendisidir.
Şimdi Kısaca Kelam’da Bilgi Konusuna Göz
Atalım:
Bilginin amacı, eşyanın hakikatini ortaya çıkarmaktır. Dış alemin
varlığı, eşyanın gerçekliği, yaşanan hayatın hakikat olduğu ancak bilgiyle
kavranılır. İslam Kelam geleneğine göre “Eşyanın Hakikati Sabittir”, doğru
bilginin kaynağı üç şekilde mümkündür:
- Akıl
- Vahiy (Haber-i Sadık)
- Duyular (Havassı Selime)
İslam Kelam geleneğine
göre bu üç unsurun hepsi beraber hakiki bilgiyi verecektir. Dolayısıyla bu
metotlarla ulaşılan bilgide şüpheye düşülmez. Tasavvuf geleneğinde sezgi gibi
bilgi kaynakları olmakla beraber, özneldir, dolayısıyla sadece kişinin
kendisini bağlayacaktır. Fakat nesnel bilgi için bu üç unsur temel kabul
edilmiştir.
Duyu organlarıyla,
duyular alemi idrak edilir. (Gözle görülür, kulakla duyulur vs.) Böylece
kesinlik ifade eden zorunlu bilgi elde edilir. Duyu yoluyla elde edilen
bilgiler, yalnızca duyular alemine ait olan bilgilerdir.
Akıl da bir diğer bilgi
sebebidir. Akıl ile duyu organlarının idrak sahası olan duyular alemini aşan ma’kulat(akledilebilir)
olan soyutlar idrak edilir. Yani, duyular somut alemde bilgi sağlarken, akıl
ise soyut alemden bilgi vermektedir.
Duyular ve aklın bilgi
sebebi olduğuna delil olarak Kur’an’da pek çok işaret vardır:
“Hakkında bilgin olmayan
şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.”
(İsra 17/36)
Diğer bir bilgi sebebi de
vahiydir. Dini bilgilerin çoğu haber-i sadık(doğru haber, vahiy, nakil) yoluyla
elde edilmiştir. Dinin asılları, Hz. Peygamber’in Allah’tan getirdiği haberlere
dayanır.
İnsan aklı önemli bir
bilgi kaynağı olmakla beraber, tek bilgi kaynağı değildir. Çünkü akıl tek
başına gayb alemini idrak etmeye muktedir değildir.(Gücü yetmez.) Yani, cennet,
cehennem, ahiret gibi gayb alemini ilgilendiren konularda bize rehber olan vahiydir.
Akıl, dinin asıllarını ortaya koyamaz, ancak vahyin ortaya koyacağı hususları
kendi başına belirleyemez. Fakat, akıl ve nakil(haber) birbirini destekler,
aralarında çelişki bulunmaz. Bu itibarla akıl, dinin tebliğ ettiklerini
benimser. Şayet aralarında çelişki varmış gibi görünürse bunun sebebi ya aklın
doğru çalışmaması, ya da haberin sağlam olmayışındandır. Sağlam haber yanlış
olmayacağına göre, akıl ona uymak durumundadır.
Bu kısa özetten sonra,
nihilizm incelemesine devam edelim;
Nihilizm, mutlak manada
insan hayatında büyük savrulmalara yol açmaktadır, kainatın, ahlakın, ve dinin
anlamsızlığı insanın bu dünyada yaşamasını anlamsız hale getirecektir. İslam
dininin yegane amacı zaten insan hayatını anlamlandırmak onu dünya ve ahiret mutluluğuna
ulaşmasını sağlamaktır.
Günümüzde teknolojinin
ilerlemesiyle bir çok alanda gelişme kaydedilmiş ve nesnel bilgiye ulaşma
imkanı doğmuştur. Bilimsel olarak kesinliği kanıtlanan nazariyeler ortadadır.
Dolayısıyla bilimsel, teknolojik gelişmeler doğru bilginin imkansızlığını
çürütmüş görünmektedir. Kainatın anlamsızlığı yerine, anlamlılığını öne süren
düşünceler daha ağır basmaktadır.
İnsan hayatını
anlamlandırmada din çok önemli yere sahiptir. Allah, insanı kendi heva ve
heveslerine uymaması için onu başıboş bırakmamış, ilahi kitaplar ve
peygamberler göndermiştir. Dolayısıyla insan hayatında teslimiyet, önemli bir
unsurdur. Teslimiyetin körü körüne değil bilinçli bir şekilde yapılması önem
arz etmektedir. Karamsar düş kırıklığı yerine, bilerek yapılan tercihler ve
kararlı tutumlar insan hayatında daha etkili olmaktadır.
Günümüz modern
toplumlarında ahlak dışılığın ortaya çıkardığı felaket gözler önündedir.
Günümüz toplumlarına bakıldığı zaman görülür ki, insan için ahlaki bir hayat
tarzı çok daha nesnel ve yaşanılabilir bir toplum vaadetmektedir.
İnsan, aciz bir varlıktır dolayısıyla inananlar için her şeye gücü yeten Allah inancı, her türlü şüpheden, sıkıntıdan kurtulmak ve yalnızca ondan yardım dilemek, insan için daha anlamlı ve aydınlık bir gelecek vaadetmektedir. Allah’a sığınılması insan için acizlik olarak görülmemelidir çünkü insanın yaratılıştan buna ihtiyacı vardır. Elimizden gelen gayreti gösterdikten sonra gerisini Allah’a bırakmak(tevekkül) Müslüman için şu dünyadaki en önemli anlamlandırma şeklidir. Yoksa hayat anlamsız ve çekilmez bir yer olacak, hayatını anlamlandıramayan, her şeyden şüphe duyan insan için intihar kaçınılmaz olacaktır.
“Gevşeklik göstermeyin,
üzülmeyin; eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz.”
(Âl-i İmrân 3/139)
Vesselam ve Dua İle...
Yararlanılan Kaynaklar:
Şerafettin GÖLCÜK - Süleyman TOPRAK, KELAM Tarih-Ekoller-Problemler (Konya: Tekin Kitabevi, 2016)
Temel YEŞİLYURT, Çağdaş İnanç Problemleri (Ankara: DİB Yayınları, 2020)
0 Yorumlar