Nihilizm ve Eleştirisi - lutfullahakman.com

Nihilizm ve Eleştirisi

 


Hiççilik anlamına da gelen nihilizm, her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğunu, nesnel bilginin mümkün olmadığını savunan felsefi görüştür.

İlk defa 19. yüzyılda Rus edebiyatında ortaya çıkmış ve Rus entelektüelleri arasında şöhret kazanmış, Nietzche tarafından sistemleştirilmiştir.

Nihilizme göre, doğru bilginin imkanı yoktur dolayısıyla Tanrı'nın varlığını, iradenin özgürlüğünü, bilginin imkânını reddederler. Her türlü inanca ve felsefi sisteme karşı şüphe duyan ve son aşamada hiç bir kural tanımayan akımdır.

Nihilistler, Tanrı’nın varlığının bilinemeyeceğini savunmaları nedeniyle ateist çizgiye yakındırlar. Ahlaki açıdan ise yine şüpheciliğini devam ettirerek hiçbir ahlaki sistemi mümkün görmezler.

Öncelikle, kişinin hayatını anlamlandırmak için belli bir sorgulama ve şüphe döneminden geçmesi gayet anlamlı bir olaydır, fakat bunun sürekli halde olması hayatı çekilemez bir hale getirecektir. İslam’da şüphe götürmez belli başlı şeyler vardır ki bu imanın ta kendisidir.

Şimdi Kısaca Kelam’da Bilgi Konusuna Göz Atalım:

Bilginin amacı, eşyanın hakikatini ortaya çıkarmaktır. Dış alemin varlığı, eşyanın gerçekliği, yaşanan hayatın hakikat olduğu ancak bilgiyle kavranılır. İslam Kelam geleneğine göre “Eşyanın Hakikati Sabittir”, doğru bilginin kaynağı üç şekilde mümkündür:

  1. Akıl
  2. Vahiy (Haber-i Sadık)
  3. Duyular (Havassı Selime)

İslam Kelam geleneğine göre bu üç unsurun hepsi beraber hakiki bilgiyi verecektir. Dolayısıyla bu metotlarla ulaşılan bilgide şüpheye düşülmez. Tasavvuf geleneğinde sezgi gibi bilgi kaynakları olmakla beraber, özneldir, dolayısıyla sadece kişinin kendisini bağlayacaktır. Fakat nesnel bilgi için bu üç unsur temel kabul edilmiştir.

Duyu organlarıyla, duyular alemi idrak edilir. (Gözle görülür, kulakla duyulur vs.) Böylece kesinlik ifade eden zorunlu bilgi elde edilir. Duyu yoluyla elde edilen bilgiler, yalnızca duyular alemine ait olan bilgilerdir.

Akıl da bir diğer bilgi sebebidir. Akıl ile duyu organlarının idrak sahası olan duyular alemini aşan ma’kulat(akledilebilir) olan soyutlar idrak edilir. Yani, duyular somut alemde bilgi sağlarken, akıl ise soyut alemden bilgi vermektedir.

Duyular ve aklın bilgi sebebi olduğuna delil olarak Kur’an’da pek çok işaret vardır:

“Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra 17/36)

Diğer bir bilgi sebebi de vahiydir. Dini bilgilerin çoğu haber-i sadık(doğru haber, vahiy, nakil) yoluyla elde edilmiştir. Dinin asılları, Hz. Peygamber’in Allah’tan getirdiği haberlere dayanır.

İnsan aklı önemli bir bilgi kaynağı olmakla beraber, tek bilgi kaynağı değildir. Çünkü akıl tek başına gayb alemini idrak etmeye muktedir değildir.(Gücü yetmez.) Yani, cennet, cehennem, ahiret gibi gayb alemini ilgilendiren konularda bize rehber olan vahiydir. Akıl, dinin asıllarını ortaya koyamaz, ancak vahyin ortaya koyacağı hususları kendi başına belirleyemez. Fakat, akıl ve nakil(haber) birbirini destekler, aralarında çelişki bulunmaz. Bu itibarla akıl, dinin tebliğ ettiklerini benimser. Şayet aralarında çelişki varmış gibi görünürse bunun sebebi ya aklın doğru çalışmaması, ya da haberin sağlam olmayışındandır. Sağlam haber yanlış olmayacağına göre, akıl ona uymak durumundadır.

Bu kısa özetten sonra, nihilizm incelemesine devam edelim;

Nihilizm, mutlak manada insan hayatında büyük savrulmalara yol açmaktadır, kainatın, ahlakın, ve dinin anlamsızlığı insanın bu dünyada yaşamasını anlamsız hale getirecektir. İslam dininin yegane amacı zaten insan hayatını anlamlandırmak onu dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşmasını sağlamaktır.

Günümüzde teknolojinin ilerlemesiyle bir çok alanda gelişme kaydedilmiş ve nesnel bilgiye ulaşma imkanı doğmuştur. Bilimsel olarak kesinliği kanıtlanan nazariyeler ortadadır. Dolayısıyla bilimsel, teknolojik gelişmeler doğru bilginin imkansızlığını çürütmüş görünmektedir. Kainatın anlamsızlığı yerine, anlamlılığını öne süren düşünceler daha ağır basmaktadır.

İnsan hayatını anlamlandırmada din çok önemli yere sahiptir. Allah, insanı kendi heva ve heveslerine uymaması için onu başıboş bırakmamış, ilahi kitaplar ve peygamberler göndermiştir. Dolayısıyla insan hayatında teslimiyet, önemli bir unsurdur. Teslimiyetin körü körüne değil bilinçli bir şekilde yapılması önem arz etmektedir. Karamsar düş kırıklığı yerine, bilerek yapılan tercihler ve kararlı tutumlar insan hayatında daha etkili olmaktadır.

Günümüz modern toplumlarında ahlak dışılığın ortaya çıkardığı felaket gözler önündedir. Günümüz toplumlarına bakıldığı zaman görülür ki, insan için ahlaki bir hayat tarzı çok daha nesnel ve yaşanılabilir bir toplum vaadetmektedir.

İnsan, aciz bir varlıktır dolayısıyla inananlar için her şeye gücü yeten Allah inancı, her türlü şüpheden, sıkıntıdan kurtulmak ve yalnızca ondan yardım dilemek, insan için daha anlamlı ve aydınlık bir gelecek vaadetmektedir. Allah’a sığınılması insan için acizlik olarak görülmemelidir çünkü insanın yaratılıştan buna ihtiyacı vardır. Elimizden gelen gayreti gösterdikten sonra gerisini Allah’a bırakmak(tevekkül) Müslüman için şu dünyadaki en önemli anlamlandırma şeklidir. Yoksa hayat anlamsız ve çekilmez bir yer olacak, hayatını anlamlandıramayan, her şeyden şüphe duyan insan için intihar kaçınılmaz olacaktır.

“Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz.”

(Âl-i İmrân 3/139)

Vesselam ve Dua İle...


Yararlanılan Kaynaklar: 

Şerafettin GÖLCÜK - Süleyman TOPRAK, KELAM Tarih-Ekoller-Problemler (Konya: Tekin Kitabevi, 2016)

Temel YEŞİLYURT, Çağdaş İnanç Problemleri (Ankara: DİB Yayınları, 2020)

Yorum Gönder

0 Yorumlar