Sosyal Medyanın Tüketim ve Mahremiyet Kültürümüz Üzerindeki Etkisi - lutfullahakman.com

Sosyal Medyanın Tüketim ve Mahremiyet Kültürümüz Üzerindeki Etkisi

 



Bilindiği üzere günümüzde dijitalleşmenin artmasıyla beraber sosyal medya araçları bireylerin hayatlarında aktif role sahip olmaya başlamıştır. Tüketim; geleneksel kültürlerde yaşamı devam ettirmek için bir araç iken, günümüz modern toplumlarında neredeyse paylaşım uğruna bir amaç haline gelmiştir.

Sosyal mecralar paylaşım kültürü üzerine kurulu olduğu için, bireyler neredeyse tükettiği her şeyi paylaşmaktadırlar. Bu paylaşımlar bazen çok abartılı olsa da çoğunluk tarafından birbirinden etkilenme yoluyla meydana getirildiği için normalleşme göstermektedir.

Yapılan araştırmalara göre bu duruma sebebiyet veren aktörler arasında ünlüler bulunmaktadır. Ünlüler toplumu oluşturan bireyler tarafından rol model olarak görülmektedir. Dolayısıyla toplumu etkilemekte, tutum ve davranışlarını yönlendirmektedir.  

Bireyler hayranı oldukları kişileri takip etme eğilimindedirler. Milyonlarca takipçiye sahip olan ünlülerin paylaşımları, mutlulukları, yaşantıları, tüketimleri, giyimleri vs. takipçilerinin etkilenmelerine ve ünlü yaşamlarına özenmeye yol açmaktadır. Bu durum aslında kültürel ve yaşayış olarak da tek tipleşmeye götürmektedir. Çünkü bireyler ünlülerden gördükleri gibi yaşamaya çalışmakta kendi kültürel özelliklerinden farkında olmasalar bile büyük dönüşümler yaşamaktadırlar.

Modern Kapitalist sistemde iki türlü insan vardır;

1.  Müşteri Olan İnsan

2.  Müşteri Olma Potansiyeline Sahip Olan İnsan

Kapitalist sisteme göre; İnsanlar ruhî varlıklara sahip olan cevher değil, kontrol edilmesi ve tüketime özendirilmesi gereken metalardır. Günümüzde sosyal mecralar bu görevi almış bulunmaktadır. Bu sayede sosyal medya aracılığı ile tüketim kültürü canlandırılmakta, insanların ihtiyaçlarının, isteklerinin sınırsız olduğu izlenimi verilmektedir. Söz gelimi dolabında yeterli sayıda kıyafeti olan bireyler, sosyal medya aracılıyla yeni kıyafet almaya özendirilmekte, tükettiği şeyi hiç bir zaman yeterli görmemekte ve devamlı tüketmektedirler. Buna bir de en önemli özellik olan paylaşım da eklendiğinde sosyal medya birbirinden etkilenen, birbirinin hayatına özenen ve bireyleri tek tipleşmeye götüren kültürel bir sömürü aracı haline gelmektedir.

Tüketim kültürüne sahip bireyler, tükettikleri şeyi paylaştıkça beğeni alma peşine düşmektedirler dolayısıyla daha çok beğeni almak için daha çok tüketmektedir. (Tüketmekten kasıt sadece yemek değil her türlü satın almadır.) Bu paylaşımları gören diğer bireyler ise kendisinin eksiğinin olmadığını düşünerek bu kültüre dahil olmaktadır. Yani söz gelimi “falanca şunu almış, benim neyim eksik ben de almam lazım” gibi bir tüketim kültürüne dahil olmaktadır.

Burada asıl vurgulanması gereken nokta şudur; tüketimin, arzuların isteklerin sonu yoktur, kişi aslında tükettikçe geçici bir mutluluk ve haz kazandığını sanarak tatmin olabilmekte, aslında uzun vadeli olarak sürekli mutsuz olmaktadır. Çünkü mutluluk arayışı, maddi olan üzeredir halbuki asıl ve kalıcı mutluluk, manevi hazların verdiği mutluluktur.

İhtiyaç fazlası tüketimle mutlu olmak yerine, her gün Afrika’da yüzlerce çocuğun açlıktan öldüğünü unutmamak gerekli.

Mahremiyet; herkes tarafından bilinmemesi gereken, kişinin kendisine ait, gizli olan şeklinde tanımlanmaktadır. Geleneksel toplumlarda mahremiyet kültürü bulunur, örneğin ailenin yatak odası herkese gösterilmez veya yapılan bazı şeyler mahremiyet ölçüleri gereğince özeldir, paylaşmaya gerek duyulmaz. Fakat dijitalleşmeyle gelen bu paylaşım çılgınlığı, mahremiyet sınırlarını da tamamen değiştirmektedir.

Yapılan çalışmalara göre; mahremiyet alanının içeriği çeşitli faktörlerin etkisi altında değişmekle birlikte beden, bedenin çeşitli bölgeleri, cinsellik, aile, romantik ilişkiler, ev hali genelde mahrem alan olarak kabul edilmektedir.

Milyonlarca takipçiye sahip ünlülerin özel mahrem hayatlarını ifşa eden paylaşımlar sergilemeleri tüm takipçileri etkilemekte ve mahremiyet sınırını tamamen değiştirmektedir. Örneğin; falanca ünlünün yatak odasından fotoğraf paylaşması veya kendisi için özel sayılacak bir fotoğrafını paylaşması, takipçileri özelinde dolayısıyla etkilenme yoluyla tüm sosyal medya kullanan toplum genelinde mahremiyet algısını değiştirip, normalleştirmektedir. Bu durum tamamen yeni, ilginç ve dikkat çekici paylaşımlar yapıp beğeni alma gayesiyle yapılmaktadır.

Mantıklı bir şekilde düşünüldüğü zaman bu iki durumdaki çelişkiler gözler önündedir. Dijitalleşme, yaşadığımız çağın bir gereksinimi haline gelmiştir. Dolayısıyla bu konuda bizlere düşen görev her alanda olduğu gibi bu alanda da bilinçli olabilmektir. Aksi halde Dijital Mekanizma aracılığıyla kültürel savrulmalar ve normalleşmeler kaçınılmaz olacaktır.

Lütfullah Akman


İleri Düzey Okumalar: 

Yorum Gönder

0 Yorumlar