Geleneksel anlayışa göre Arap yarımadasında Hz. İbrahim ve oğlu İsmail’den sonra tamamen tevhid inancı hakim olmuş fakat daha sonra, Amr b. Luhay’ın Kuzeyden Nebatilerden ilk putu getirmesiyle beraber Arapların o bölgede tekrardan eski gelenekleri olan Paganizme(puta tapıcılığa) döndüğü bilinmektedir. Fakat bu bilgi İslam Tarihi açısından problem teşkil etmektedir.
Öncelikle yıllarca devam edegelen hiçbir gelenek birden değişiklik göstermez. Belli bir zaman diliminde gerçekleşir. Zaten Hz. Peygamber’in de tebliğ sürecinde olduğu gibi insanların dini inanışlarını değiştirmesi epey zaman alacaktır, bu süreç içerisinde eski geleneklerini devam ettirenlerde kuvvetle muhtemeldir ki olacaktır.
Dolayısıyla, Arapların yüzyıllardan beri (Hz. İbrahim’den önce) devam edegelen pagan gelenekleri Hz. İbrahim ile bir tevhid sürecine girmiştir. Fakat bu süreç içerisinde yukarıda verdiğimiz bilgiye göre de -bir geleneğin doğrudan tamamıyla değişmesi söz konusu çok güç bir mesele olduğu için- bu süreçte Araplar içerisinde Hz. İbrahim’in getirmiş olduğu tevhid dinine yönelenler olduğu gibi, eski gelenekleri olan Pagan(çok tanrı) inanışını devam ettiren bir çok kişi de bulunmaktadır. İşte bu dönemde yaşamış olan Amr b. Luhay, eski geleneklerini terk etmemiş ve tevhid inanışına karşı çıkan önemli bir kabile liderlerindendir. Geleneksel anlayışta Amr’ın putçuluğu başlatan ilk kişi olarak nitelendirilmesi o coğrafyada daha önce putçuluk olmadığını göstermemektedir. Bunun en büyük delillerinden birisi ise Amr’ın Kuzey bölgelerinden getirmiş olduğu putları Hicaz halkının kolay bir şekilde kabullenip sahiplenmesi o bölgede pagan inanışının devam ettiğini göstermektedir. Dolayısıyla bu konuda diyebiliriz ki Amr’ın bu putları Kuzeyden getirmesiyle toplumda mevcut var olan eski geleneklerine dönme eğilimi, tekrar gün yüzüne çıkmış ve Amr’ın siyasi karizmasıyla birlikte toplum büyük çoğunlukla tekrar Paganizme dönmüştür.
Yapılan araştırmalara göre İslam öncesi Cahiliye Arapları ile Nebatiler arasında bir çok konuda benzerlik olduğu göze çarpmaktadır. Nebatilerde de Tanrıya Allah, al-Lat, el-İlu gibi isimlerin verilmesi, Hübel kültüne ve soyut varlıklara uluhiyyet atfedilmesi, Nebatilerde bulunan güneş kültünün Cahiliye Araplarında da çeşitli gök cisimlerine uluhiyet atfetme olarak dönüşmesi bizlere bunun örneğini vermektedir.
Bundan başka Nebatilerde olduğu gibi Cahiliye Arapları da kutsal mekanlar inşa etmişlerdir, hatta bu mekanların isimleri bile (beyt) benzerlik ifade etmektedir. Yine tanrısal varlıkların soyut olarak tasvir edilmesi, dil ve yazı karakterleri, tanrılara hayvan kurban etme geleneği gibi bir çok gelenek Cahiliye Araplarında da bulunmaktadır.
Bu bilgiler bizlere Amr’ın Kuzeydeki Nebatilerden bu gelenekleri getirmesi tezini doğrulasa da Arapların tamamen muvahhid düşünceden, Politeist toplum yapısına dönüştüğünü göstermemektedir.
Nebatilerin yaşamış olduğu bölge etkileşime açık, ticaret yolları üzerinde bulunan bir bölge olduğu için Cahiliye Arapları göstermiş oldukları benzer inançlardan dolayı Nebatilerden etkilenmiştir diyebiliriz. Bütün bu kültlerin ve benzer inançların tarihi olarak önce Nebatilerde görülmesi Arapların onlardan aldığı tezini güçlendirmektedir. Bu etkileşimde Amr b. Luhay’ın Kuzey ziyaretine çıkıp Nebatilerden Pagan inanışını güçlendirmek için çeşitli kültleri ve putları Hicaz’a getirip Hz. İbrahim öncesinden kalan Politeist inanışı tekrardan canlandırdığını söyleyebiliriz. Yani bu canlandırmanın olması demek, bölgeden tevhid inanışının tamamen sağlandığı tezine ters bir durumdur. Bölgede yaşayan önemli kabile lideri olan Amr b. Luhay, ve diğer bir çok insan eski putçuluk geleneğini devam ettirmektedir. Fakat Amr'ın ilk putu getirmesiyle beraber putçuluk anlayışında ciddi çoğalma olmuştur diyebiliriz.
Lütfullah Akman
İleri Düzey Okumalar: Şinasi Gündüz, "Cahiliye Dönemi Arap Politeizmine Nebatilerin Etkileri"
0 Yorumlar